Sümerler ve Akadlar Kimdir? Nasıl Yok Oldular?

Sümerler ne zaman kuruldu? Nerede yaşadı? Nasıl Yok oldular? Sümerler'in yok oluşuna neden olan Akadlar hakkında bilgi.

sümerler ve akadlar nasıl yok oldu

Sümerler, 7000 yıl önce Mezopotamya‘ya yerleştiği bilinen ilk halktı. Mezopotamya’nın en güney kesiminde Dicle ve Fırat nehirleri (günümüzde Irak) arasında yer alan Sümer, genellikle medeniyetin beşiği olarak anılırdı. MÖ 4.bin yılına gelindiğinde gelişmiş bir yazı, muhteşem sanatlar, mimari, astronomi ve matematik sistemi kurmuşlardı. Akadlar, kültürlerinden ödünç alarak, kendilerine ait yeni bir dil üreterek ve dünyanın ilk imparatorluğunu kurarak Sümerler’i takip edecekti.

Sümerler Kimdir?

Sümerlerin kökeni bugüne kadar bir sır olarak kaldı. Kendilerine Saggiga (kara kafalı veya kel kafalılar) ve ülkelerine Kengi (uygar topraklar) diyorlardı. Kimileri Anadolu civarından veya günümüz Türkiye’sinden geldiklerini inanıyor. Diğerleri Hindistan’tan gelmiş olabileceklerini ve Kafkas kökenli olduklarını iddia ediyor. Bugünkü Irak olan güney Babil’de en az MÖ 3500’de kurulmuşlardı.

Eski Yunancada nehirlerin arasındaki toprak anlamına gelen Mezopotamya’ya yerleşen Sümerler, aynı zamanda bağımsız milletler olan ve bazıları 3.000 yıl dayanan şehir devletleri veya şehirler topluluğuydu. Sümerler, MÖ 3500’den başlayarak medeniyetin başkenti Ur da dahil olmak üzere surlarla çevrili şehirler inşa etmeye başladılar. Bu şehirlerden her biri kamu binaları, pazarlar, atölyeler ve gelişmiş su sistemlerine sahipti ve köylerle ve tarım arazileriyle çevriliydi. Siyasi güç başlangıçta vatandaşlara aitti ancak çeşitli şehir devletleri arasındaki rekabet yükseldikçe, her biri krallık kurumunu benimsedi.

Sümer Tapınağı ve Önemli Buluşlar

Her şehir devletin yerel bir tanrı veya tanrıçanın yönetimi altında olduğuna inanılıyordu ve tapınakları şehrin mimarisine hakimdi. En ünlü tapınak olan Ur’un Ziggurat‘ı, piramidal dereceli teraslar şeklinde kerpiçten inşa edilmiş, 15 m yüksekliğinde üç katlı bir binaydı. Bir tapınaklar kompleksi oluşturuyordu ve bünyesinde kraliyet sarayını da barındırıyordu. Yapının tepesinde o şehrin tanrısına adanmış bir tapınak yer alıyordu.

Ünlü Ur’un Zigguratı’nın doğası şöyle açıklanıyor:

Ur’un Büyük Ziggurat’ı şehrin koruyucu tanrısı olan ay tanrısı Nanna’ya adanmıştı. Mezopotamya tanrıları yaygın olarak doğu dağları ile ilişkilendirdiği için, Ziggurat onların evlerinin bir temsili işlevi görmüş olabilir. Bu yüzden Ur halkı, Nanna’nın yeryüzünde yaşamayı seçtiği yerin kendi zigguratları olduğuna inanıyorlardı. Antik Mezopotamya halkı, tanrılarının tıpklı ölümlü kulları gibi ihtiyaçları olduğuna inanıyorlardı. Bu nedenle, zigguratının tepesindeki tapınakta Nanna için bir yatak odası kurmuşlardı. Bu odaya, tanrının refakatçisi olarak seçilen bir bakire yerleştirilmişti. Zigguratın kuzeybatı bölümünün yan merdiveninde, muhtemelen bu tanrıya yemek hazırlamak için kullanılan bir mutfak yer alıyor. Tanrının ölümlü hizmetkarlarının da ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyordu ve zigguratın dış çevresinde bir tapınak deposu, rahiplerin evleri ve bir kraliyet tören sarayı bulunuyordu.

Sümerler, bir “uygarlığı” tanımlamak için kullanılan birçok kriter geliştiren bilinen ilk kültürler arasındaydı. Kurucu kanunlar, saban, yelkenli ve ay takvimi ile tanınırlar. Ayrıca, saniye ve dakikaları ölçmek için hala kullanılan 60 sayısına dayalı bir sayısal sistem geliştirdiler. Bununla birlikte, muhtemelen en ünlü mirasları yazı sistemleridir.

Sümerler, çivi yazısı veya kama şeklindeki semboller olarak bilinen en eski yazı sistemlerinden birini tasarladılar. Yaklaşık MÖ 3.000’den kalma bilinen en eski çivi yazısı yazıtlar, şu anda güneydoğu Irak’ta bulunan aşağı Dicle-Fırat Vadisi’nde bulundu. Yazarlar, stylus adı verilen sivri uçlu bir aleti ıslak kil tabletlere bastırarak sembolleri yaptılar.

Tabletler daha sonra metni korumak için güneşte kurutuldu. Sümer kültürüne, ekonomisine, hukukuna, edebiyatına, siyasetine ve dinine bir pencere sağlayan bu tabletlerden yüz binlercesi günümüze ulaşmıştır. Yazı sistemleri, önümüzdeki 3000 yıl boyunca bölgedeki yazı stilini etkileyecekti.

çivi yazısı
Bir Çivi Yazılı Tablet Örneği. ( homocosmicos/Adobe Stock)

Çivi yazısı sistemi ilk başta sadece Sümerler tarafından bulunup kullanılırken, komşu grupların da kendi kullanımları için benimsemeleri çok uzun sürmedi. MÖ 2500’de, Sümerlerin kuzeyinde yaşayan ve Sami dili konuşan bir halk olan Akadlar, kendi dillerini yazmak için çivi yazısını kullanmaya başladılar.

Bununla birlikte, Akadcayı Mezopotamya’nın birincil dili olarak Sümerce üzerine konumlandıran, MÖ 2300 civarında Akad hanedanının yükselişiydi. Sümerce kısa bir canlanma yaşasa da, sonunda yalnızca edebi bağlamlarda kullanılan ölü bir dil haline geldi. Akadca sonraki iki bin yıl boyunca konuşulmaya devam edecek ve daha sonra Babilce ve Asurca olarak bilinen biçimlere evirilecekti.

Akad’ların Yükselişi

Sümerler bilinen ilk uygarlıklardan biri olabilir, ancak bilinen ilk imparatorluklardan birini oluşturan Akadlardır. Bir Sami grubu olarak, üçüncü binyılın başlarında Güney Mezopotamya’ya taşındılar ve bölgenin siyasi kontrolünü ele geçirdiler.

Uygarlık Büyük Sargon tarafından kuruldu ve Sargon’un şehri Akad’ın kontrolü altındaki şehir devletlerinin bir birleşimiydi. Sargon yaklaşık MÖ 2334-2279 yılları arasında hüküm sürdü ve bölgenin ilk Sami hanedanını kurarak tüm güney Mezopotamya’nın yanı sıra Suriye, Anadolu ve Elam’ın (şimdi Batı İran) bazı kısımlarını fethetti.

Eski Akad hanedanından bir kralın bronz başı
Eski Akad hanedanından bir kralın bronz başı, büyük olasılıkla Naram-Sin’i veya Akadlı Sargon’u temsil ediyor. Ninova’da (şimdi Irak’ta) ortaya çıkarıldı. Irak Ulusal Müzesi, Bağdat’ta. ( Public Domain )

Sargon, yaşamı boyunca yazılan belgelerden değil, neredeyse tamamen 2.000 yıllık Mezopotamya tarihi boyunca ününü takip eden efsanelerden biliniyor. Bu çağdaş kayıt eksikliği, görevlendirdiği başkent Akad’ın hiçbir zaman bulunup kazılmamış olmasıyla açıklanmaktadır. Sargon’un kurduğu hanedan sonunda yıkılmış ve en azından Akad adıyla bir daha hiç var olmamıştır.

Akad’ın Laneti

“Akad’ın Laneti” imparatorluğun düşüşünden sonraki bir yüzyıl içinde yazılmış ve Akad’ın düşüşünü Enlil’in tapınağı yağmalandıktan sonra tanrılara karşı bir öfkeye atfediyor:

Şehirler inşa edilip kurulduğundan beri ilk kez,

Büyük tarım arazileri hiç tahıl üretmedi,

Sular altında kalan bölgeler balık üretmedi,

Sulanan bahçeler ne şurup ne de şarap verdi,

Toplanan bulutlardan yağmur yağmadı, bitkiler büyümedi.

O zamanlar, bir şekellik yağ sadece yarım litreydi,

Bir şekellik tahıl sadece yarım litreydi. . . .

Bunlar tüm şehirlerin pazarlarında böyle fiyatlarla satıldı!

Damda uyuyan damda öldü,

Evde yatanın cenazesi olmadı,

İnsanlar açlıktan birbirlerine saldırıyorlardı.

Sümer Uygarlığı Nasıl Yok Oldu?

MÖ 2350’de Sargon, tüm Sümer şehir devletlerini fethetti, onları kendi yönetimi altında birleştirdi ve ilk Mezopotamya İmparatorluğu’nu yarattı. Sümer ordularını iki savaşta yendi ve tüm Sümer’i birleştiren (veya fetheden) Sümer kralı Lugalzagesi‘yi esir aldı ve “Kiş Kralı” unvanını kazandı.

Sonraki iki yüzyıl boyunca Akadlar Sümer’i yönetti ve bu süre zarfında şehirler onlara karşı birçok isyan düzenledi. MÖ 2.100 civarında, Akad’ın gerilemesiyle, yıkılmasından bir asır sonra öne çıkan Ur şehri yerini aldı ve şehir devletleri bir kez daha bağımsız hale geldi.

Akad imparatorluğu MÖ 2200’den bir süre sonra çöktü. Tarihçiler onun çöküşünü, Sümer’in birçok bölgesini fetheden Gutiler adlı dağlı kabilelere veya muhtemelen idari yetersizliğe, kötü bir hasata, taşra isyanına ve hatta belki de dev bir meteora bağlıyorlar. Elbette iklim değişikliği de karışıma dahil edildi ve bu fikri desteklemek için uzun bir kuraklığın ve değişen rüzgarların ve okyanus akıntılarının kanıtları sağlandı.

2019’da yapılan bir çalışmada, Umman’dan fosil mercan kayıtları, sık sık meydana gelen toz fırtınalarının ve uzun süren soğuk kış mevsiminin de antik imparatorluğun çöküşüne katkıda bulunduğuna dair yeni kanıt olarak gösterildi. Asur ve Babil daha sonra bölgeye hakim olmak için büyüyecekti.

MÖ 2112’den 2004’e kadar, Ur şehrinde yerleşik bir hanedan, Sümer dili kullanımdan düşmeye başlamış olsa da, Sümer kültürünü en yüksek noktasına getirdi. MÖ 2.000’de artık kullanılmıyordu ve konuşma dili olarak Semitik Akadca ile değiştirildi.

Sargon’un hanedanı sadece 150 yıl kadar sürmesine rağmen, tüm Orta Doğu uygarlığını etkileyen bir yönetim modeli oluşturmuş ve sonraki bin yıl boyunca Mezopotamya uygarlığı üzerinde kalıcı bir iz bırakmıştır.

Kaynak

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

For security, use of Google's reCAPTCHA service is required which is subject to the Google Privacy Policy and Terms of Use.

I agree to these terms.