Teknolojinin Yok Etmek Üzere Olduğu 6 Şey

Adres Sormak

Teknolojinin getirdiği değişim o kadar hızlandı ki, yüzlerce yıldır geçerli olan bazı şeyler çok kısa süre içerisinde yok olmaya yüz tuttu. Dünyaya gözlerini bu modernleşme döneminde açan çocukların ise muhtemelen hiç bir zaman bilemeyeceği, yok olmaya yüz tutmuş veya tanınamayacak kadar değişmiş şeyleri hatırlayarak küçük bir nostalji gezisine çıkmaya ne dersiniz?

1. Ansiklopediler

Ansiklopediler

İnternet öncesi dünyada, merak ettiğiniz herhangi bir konu hakkında bilgiye ulaşmak için yapabileceğiniz şeyler oldukça sınırlıydı. Ya kapı kapı dolaşıp merak ettiğimiz konu hakkında bilgili bir insan bulmak zorundaydık ya da en yakın kütüphaneye gidip cilt cilt ansiklopediler arasından işimize yarayacak olan bulmak zorunda. İlk seçeneği uygulamak oldukça zaman ve emek isteyen bir şey olduğu için bilgiye ulaşmanın en kolay yolu uzun yıllar boyunca ansiklopedilerden geçmekteydi.

Fakat internetin yaygınlaşması ile ansiklopedilere duyulan ihtiyaç da yavaş yavaş azalmaya başladı. Artık merak ettiğimiz herhangi bir şeyi devasa boyutlardaki ansiklopedilerin sayfalarında aramak yerine Google’a sorarak bulabiliyoruz. İnternetin bilgiye ulaşmayı bu kadar kolay bir hale getirmesinin doğal bir etkisi olarak ansiklopediler tarihin tozlu sayfalarındaki yerini aldı.

İnternet ansiklopedilere duyulan ihtiyacı yok etmenin yanı sıra, ansiklopledilere duyulan güvenin de oldukça büyük yaralar almasına sebep oldu. Modern ansiklopedi olarak gösterebileceğimiz Wikipedia ise bunun en güzel örneği. Neredeyse her konu hakkında ansiklopedik bilgiye ulaşmamızı sağlayan Wikipedia, oldukça faydalı bir site olsa da isteyen herkesin bilgi girebilmesinden dolayı güvenilir bir kaynak olmaktan oldukça uzakta. Eğer Wikipedia‘daki herhangi bir konunun “tartışma” linkine tıklarsanız ne demek istediğimizi göreceksiniz.

Nature dergisinin yapmış olduğu bir araştırma ise durumun farklı bir yönünü gözler önüne sermekte. Bu araştırmaya göre Brittanica ansiklopedilerinin güvenilirliği, Wikipedia’nın güvenilirliği ile aynı seviyede. Eğer ansiklopedilerden okuduklarınızın doğruluğundan bugüne kadar hiç şüphe etmediyseniz, bu konuyu tekrar düşünmenizi tavsiye ediyoruz.

2. Fotoğraf Albümleri

Eski Fotoğraf Albümleri

İlk aldığınız duş, ilk berbere gidişiniz ya da okulunuzun ilk gününe dair fotoğraflar, muhtemelen halen bir yerlerde eski bir fotoğraf albümünün içinde durmakta. Geçmişe dair anıları biriktirmenin en popüler yöntemlerinden olan fotoğraf albümleri, önce dijital fotoğraf makinaları, sonrasında ise internetin yaygınlaşması ile yavaş yavaş hayatımızdan çıkan şeyler arasındaki yerini aldı.

Dijital fotoğraf makinaları ve internetin ortaya çıkmasından önceki yıllarda, önemli anlarda çekilmiş fotoğraflar devasa albümlerin içinde özenle muhafaza edilir ve gelen misafirlerin ellerinde dolaştırılarak eski günler yad edilirdi. Hayatımızın gittikçe dijitalleşmesi sonucunda bu eski gelenek de yavaş yavaş ortadan kaybolmaya başladı.

Dijital fotoğraf makinaları ile filmin yerini alan hafıza kartları, basılı fotoğrafları kaldırırken, fotoğraf albümlerinin dijital ortama taşınmasına sebep oldu. Fotoğrafların bir kez dijital ortama taşındıktan sonra geleneksel albümlerin, yerini sosyal medya hesaplarımızdaki dijital fotoğraf albümlerine bırakması ise oldukça hızlı bir şekilde gerçekleşti. Fotoğraf albümlerinin dijitalleşmesi bizlere birçok kolaylık sağlasa da, basılı bir fotoğrafı elimizde tutmanın verdiği o hissi sanıyoruz ki karşılaması çok zor.

3. Adres Sormak

Adres Sormak

Bundan yaklaşık 10 yıl öncesinde daha önce hiç bilmediğimiz bir yere gitmek demek, çevredeki insanlara gitmek istediğiniz yer ile ilgili sorular sormak ve bazı durumlarda harita okuma yeteneğine sahip olmayı gerektiren bir macera anlamına gelmekteydi. Hatta kendisine yol sorulmasından bıkkınlık gelmiş bazı esnafların camlarına astığı küçük notlar, adres arama olayının ne kadar yaygın olduğunun birer göstergesi niteliğindeydi. Fakat internetin bilgiye ulaşmayı adeta çocuk oyuncağı haline getirmesi sayesinde kaybolmak veya adres sormak gibi kavramlar da yavaş yavaş kendisini unutturmaya başladı.

Artık neredeyse her otomobilde bulunan navigasyon teknolojisi ve telefonlarımızda kullandığımız Google Maps gibi uygulama sayesinde, hiç bir bilgi sahibi olmadığımız yerlerde bile aradığımızı bulmak için bir ses komutu yeterli olmakta. Mesela dünyanın birçok yerinde kullanılabilen Street View sayesinde oturduğumuz yerden dünyanın diğer ucundaki sokaklarda turlamak bile mümkün.

Basıl harita satışlarının dünya çapında %25 oranında azaldığı verisi de, teknolojinin bu konudaki üstünlüğünü kanıtlar nitelikte bir veri. GPS teknolojisinin yaygınlaşması ile elde edilen bu başarı, günlük hayatımızı oldukça kolaylaştırmanın yanı sıra birçok insanın da hayatını kurtarmasından sorunlu. GPS teknolojisinin yaygınlaşması sayesinde dağlarda mahsur kalan insanların bulunma ihtimalinin %52 oranında artması, teknolojinin bizden bazı şeyler alsa da karşılığında birçok şey de verdiğinin bir kanıtı.

4. Hafıza

Hafıza

İnternet öncesi dünyada büyümüş ve inernetin toplumumuza olan etkilerini canlı olarak gözlemlemiş olan büyükler, teknolojinin ve internetin insanları yapaylaştırdığından ve tembelleştirdiğinden dem vurmaya bayılırlar. Fakat yapılan araştırmalar gösteriyor ki, bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay hale gelmesinin özellikle hafızamız üzerine ciddi etkileri olduğu bir gerçek.

İnternetin ve teknolojinin hafızamız üzerindeki etkisini görebileceğimiz en basit örnek telefon numaraları. Telefon defteri tutmak ve en yakın çevremizdeki insanların telefonlarını ezberlemek gibi zorunluluklar artık hayatımızda değil. Telefon numaralarını ezberleme zorunluğundan kurtulmak, teknoloji ve internetin bize sunduğu nimetlerden olarak görülebilir ama bazı araştırmalar işin daha ciddi boyutlarını gözler önüne seriyor.

Yapılan araştırmalar göstermekte ki, okuduğumuz şeyleri daha sonra işimize yarayabileceğini düşünsek bile ezberlemeye çalışmıyoruz. Hafızamızın tembelleşmesine sebep olan bu durum, internet bağlantımız olduğu her an söz konusu bilgiye tekrardan ulaşabileceğimizi bilmenin yan etkisinden başka bir şey değil. Bu durum şimdilik mantıklı bir açıklamaya sahip olsa da, gelecek nesiller üzerinde nasıl bir etki doğuracağı merak konusu.

5. Müzik ve Kitap Marketler

müzik ve kitap market

Eskiden yeni bir albüm çıktığında televizyon ya da radyoda reklamları yapılırdı ve bu reklamların sonunda her seferinde aşina olduğumuz o “En yakın müzik marketlerde!” cümlesini duyardık. Günümüzde ise müzik marketler artık neredeyse yok denecek kadar az sayıda kaldı ve CD ile albüm dinleme alışkanlığımız bile yok olmak üzere. Sahi en son ne zaman bir albüm CD’si aldınız?

İşin aslına bakarsak müzik piyasası halen internetin yaratmış olduğu bu yeni dünyaya uyum sağlamaya çalışmakta. Albüm satışları son yıllarda görülen en düşük seviyelerde dolaşmakta ve bütün o devasa müzik şirketleri halen korsana karşı etkili bir çözüm geliştirebilmiş değil. İnternetin hayatımıza kattığı en ciddi tartışmalardan birisi de korsancılık. İstediğimiz her albümü veya şarkıyı internette basit bir arama yaparak bedava indirebilmek çocuk oyuncağı haline gelmiş durumda.

Müzik şirketleri korsancılıkla baş edebilmek için albümleri internetten satışa sunmak veya bazı albümleri bedava olarak internete koymak gibi birçok farklı yöntemi denese de, tüm bu yöntemler müzik marketleri ve basılı albümleri hayatta tutabilmek için yeterli olmadı. Özellikle Spotify, Apple Music ve Tidal gibi müzik dinleme uygulamaları da, müzik marketlere son darbeyi vurmuş durumda.

6. Üretkenlik

üretkenlik

Yılın her günü sadece Facebook’a 350 milyon yeni fotoğraf eklenirken, Youtube üzerinden ise 4 milyara yakın video izlenmekte. Bu akıllara zarar istatistiklerde gizli olan detay ise bizlere büyük bir problemi işaret etmekte. Bu verilen haftanın herhangi bir günü için geçerli olduğunu düşündüğümüzde, ortaya günün en az 8 saatini ofis ortamında geçiren milyonlarca insanın ofisteyken tam olarak ne yaptığı sorusu çıkıyor.

Forbes’in yapmış olduğu bir araştırmaya göre, ofis ortamında çalışanların %64’ü her gün iş ile ilgisi olmayan sitelerde vakit harcamakta. Bu sitelerin başında Tumblr gelirken Facebook, Twitter, Instagram ve Snapchat de en çok tercih edilen siteler arasında yer alıyor. Söz konusu sitelerde iş ile ilgili bir materyal bulunmadığını da hesap edersek, ortada bir üretkenlik problemi olduğunu görebiliyoruz.

Bazı firmalar bu problemin üstesinden gelmek için iş ile ilgili olmayan sitelere erişimi engellemeyi seçse de mobil cihazların yaygınlığını hesaba katarsak, bu tür önlemlerin caydırıcı bir etkisinin olduğundan veya gerçek bir çözüm ürettiğinden bahsetmek zor. Bu durumun temellerinde yatan problemin, çalışanların işten kaçmasından mı yoksa oldukça fazla boş zamana sahip olmasından mı kaynaklandığı ise ayrı bir soru işareti.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

For security, use of Google's reCAPTCHA service is required which is subject to the Google Privacy Policy and Terms of Use.

I agree to these terms.